24 Temmuz 2013 Çarşamba

Biyoizlemde Likenler

Biyoizlemde Likenler

      Yaşayan organizmaları kullanarak çevrenin niteliğini belirleme işlemi eskilere dayanmaktadır. Bunun ilk örneklerinden biride kömür madeninde çalışanların kanaryaları yanlarında madene indirmeleriydi. Öyle ki kanaryaların bilinçsiz hale gelmesi kokusuz bir gaz olan metanın konsantrasyonun tehlikeli seviyelere gelmesinin bir işaretiydi. Likenleri kullanarak çevre kirliliğinin seviyesi veya sağlığı hakkında fikir edinmek, 30 yıllık tarihinde hakkında yüzlerce makale yazılmış geniş bir literatüre sahip konudur.

     Biyoindikasyon,  çevrenin kalitesini belirlemek için canlı organizmalar kullanır. Bu organizmalara biyoindikatör organizmalar denir. Direk ölçüm yerine kullanılan biyoindikatörler,  çevrenin durumu hakkında bilgi verirler. Biyoizlem, biyoindikatörlerle belirli zaman aralığında sahanın izlenmesine denir. Biyoizlem ile biyoindikasyon arasında ki temel fark, biyoindikasyon kısıtlı bir zaman aralığı hakkında fikir verirken, biyoizlem ise tüm bir süreci gözler önüne sermektedir. Tıpkı film çekmekle fotoğraf çekmek gibi.

     Likenler tüm dünyada yaygın olarak bulundukları için kullanışlı biyoindikatörlerdir. Çok yıllık gövdeleri ve çevredeki elementleri tutma özelliklerii  biyoindikatör olarak kullanılmalarında önemli olmuştur. Birçok farklı yolla indikasyonda kullanılabilirler. Bunlar fizyolojik, morfolojik değişiklikler ve biyokimyasal yollardır. Bunların dışında biokütlede ki yok olmalar veya değişimlerde biyoindikasyonda  bize yardımcı olur. Likenlerin mantar ve alg’den oluşan yapısı ve çevresel uyaranlara karşı hassaslığı bu iş için onu biçilmiş kaftan yapar. Eğer bu simbiontlar arasında ki hassas denge bozulacak olursa, likenlerin tümden yok oluşuna neden olabilir. Tüm likenler biyoindikatör olarak kullanılamaz. Çünkü likenler belirli çevre koşullarına karşı farklı seviyelerde tepki verirler.

  Hava kalitesi(Sülfür dioksit, flüorür, amonyak konsantrasyonu), metal kontaminasyonu, orman koruma ve ozon tabakasında ki delikler gibi konuların takibi için likenler kullanılabilir. Buna rağmen likenleri kullanarak yapılan analizler,  enstrümantal analizlerin yerini tutmaz. Büyük örneklem sıklığı ve enstrümantal analize düşük maliyetli ek veri sağlaması,  likenlerle yapılan biyoizlem çalışmalarının Avrupa’da yaygınlaşmasına neden olmuştur.  Likenleri kullanarak biyoizlem yapmak bazı Avrupa ülkelerinde zorunlu hale gelmiştir.

Baca Gazları

lecanora conizaeodies
Dünya üzerinde ki endüstriyel kentlerde uzun süredir varlığını koruyan baca gazları, liken çeşitliliğini de etkiler. Kömür ve fosil yakıtların gazları, egzoz gazları ve sülfür dioksit likenler açısından en zararlı gazlardır. Bu gazların neden olduğu liken türü sayısında ki dramatik düşüş " liken çölü" tanımını doğurmuştur. Bu tanım şehir merkezlerinde bulunan ağaçlarda yapraksı ve sakalsı likenlerin dahi bulunmaması durumunu açıklar. Likenler 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında yarı kantitatif olarak sülfür dioksit in biyolojik tahmininde kullanılmışlardır. Likenlerin biyolojik çeşitlilikleri göze alındığında kirlilik seviyesi ve insan sağlığı arasında korelasyon olduğu,  Avrupa,  Japonya ve Kuzey Amerika’da görülmüştür. Likenlerde ki sülfür içeriğinin farklı sülfür izotoplarıyla karşılaştırması göstermiştir ki likenler havadaki sülfürü diğer bitkilere oranla daha çok absorbe edebilmektedirler. Bu araştırmalar yerel ve ulusal olmak üzere farklı akademik seviyelerde( lise öğrencilerinden profesörler kadar) yapılmıştır. Ekstrem kirlilik seviyeleri tüm bir liken türünün yok olmasına,  dolayısıyla biokütlede değişimlere yol açmıştır. Bu yok olma ve değişimden önce likenlerin kendi fizyolojilerinde değişimler gözlenir. Sülfür dioksit yağmur suyuyla ve likenlerin kullandığı nemle değişik sülfür çeşitleri oluşturacak şekilde liken tallusunda çözünür. Bu bileşimler liken içeresinde toplanarak metabolizmalarında özelikle fotobiont,  nitrojen bağlanması, solunum ve fotosentez metabolizmalarında etkiye neden olur. Bu etkiler ise likenin tallusunda alglerdeki klorofil kaybı nedeniyle ağarma ya da kırmızı renk oluşumu, kararma veya büyüme inhibasyonuna neden olur. Bunun yanında talluslarda lob oluşumu, büyüme oranlarında düşüş ve üreme güçlüğü oluşturur.
Lobria spp
     Ulusal ve yerel bitki örtüsü geçmişteki liken dağılımı hakkında önemli ipuçları sağlar. Örneğin fotobiontik siyanobakteri türlerinden lobria spp.  özellikle sülfür dioksite karşı daha hassastır. Buna karşın kirlilik likeni lecanora conizaeodies kirliliğe karşı o kadar dirençlidir ki temiz lokasyonlarda bulunmaz.




Temiz hava regülasyonu ve likenleri

     Birleşik Krallık’da 1956 da yapılan "the UK clean air act"(1) hareketi ile ortaya çıkan enerji politikası değişikliği sonucu Avrupa’nın en temiz yakıt limiti uygulanmış oldu. Bunun sonucu olarak ulusal bazda sülfür dioksit seviyesinde ciddi bir düşüş(~%80) göründü. Öyle ki bugünlerde şehirlerin iç bölgelerinde liken sayıları ciddi şekilde artışa geçmiştir. Bu artış dünyanın çoğu yerindeki değişmede ayna tutmaktadır. Jardin du Luxembourg(2)  Paris’de  1866’da  William Nylander  ilk kez likenlerde azalma gözlemiştir. Bugün bu alanlar,  türler için tekrar uygun  hale gelmiştir. Londra’da Kew Garden’s(3) da kirlilik zamanında 72 farklı liken türü bulunurken bu sayı şimdilerde 78’e çıkmıştır.

     Likenlerin tekrar oluşması bazı faktörler yüzünden oldukça yavaştır. Bu faktörler kalan koloni kaynaklarından uzaklık ve yaşlı ağaçların kabuklarında ki asit konsantrasyonun yavaş azalması gibidir. Hava kirlilik seviyelerinin artığı yerlerde liken türleri kayboldukları sıralama ile,  kirliliğin azaldığı noktada ki oluşumlarının sıralaması  arasında fark vardır,  öyle ki kirliliğe karşı hassas bir tür bazen kirliliğe karşı dayanıklı bir türden önce tekrar biokütleye katılmaktadır. Eşeysiz üreye bilen liken türlerinin geri dönüşleri( soredia ve isidia bulunduran türler) diğer türlerden daha hızlı olmaktadır. Usnea türünün sanayi devrimi sırasındaki habitata dağılım alanı devrimle beraber %30 azalmıştır. 1970’lerde kaybolmaya başladığı alanlarda tekrar Usnea türleri tespit edilmektedir.



(1)  1952’de Londra’da yaşanan baca gazlarının neden olduğu büyük hava kirliliğine karşı, Birleşik Krallık parlamentosunun 1956’da çıkarmış olduğu, İmar Bakanlığı, Yerel yönetimler ve İskoçya Sağlık bakanlığı tarafından desteklenen 1964’e kadar geçerliliğini sürdüren kanun.

(2) Aslında Fransız Senatosuna ev sahipliği yapan Luxembourg Palace’ın bahçesi olan Paris’in en büyük 2. Parkı.

(3) Asıl adı ‘’The Royal Botanic Garden’s’’ olan bahçe 1759 yılında kurulmuş olup, genellikle kurulduğu bölgenin adı olan Kew ile anılır. Kew Garden’s 121 hektarlık alana yayılmış olup Londra’nın güney batısında bulunur.

Kew'S Garden














Çeviricinin Notu :


     Çevirinin genelinde parçadan anlaşılandan çok parçanın ne anlattığını yazmaya çalıştım. Kaçınılmaz olarak kendi yorumumu katsam da asıl amacım en sade ve anlaşılır şekilde Türkçeleştirmektir. 

- Hüseyin Kaan KABADAYI